İnsanlık tarihi boyunca hayvanlar ile insanlar iç içe olmuştur. İlkel çağlarda insan-hayvan ilişkisinin daha çok insanın ihtiyaçlarından doğduğunu söylersek yanlış olmaz.  Karnı aç olan, üşüyen, giyinme ihtiyacı hisseden insan, hayvanlardan faydalanmaya başladı. Daha sonra bu ilişkinin boyutu değişti...

İnsanlık geliştikçe, medeniyetler arası etkileşim arttıkça hem hayvanlara olan bakış değişti hem de hayvanın önemi daha iyi anlaşıldı. Örneğin dinin hayvana olan bakış açısında önemli bir tesiri olmuştur. Önceleri hayvan sadece besininden ve derisinden faydalanılan bir canlı olarak görülürken din ile birlikte hayvanın kutsal bir anlam ifade ettiği anlaşıldı. İslamiyet’te hayvan Allah’a ibadet olarak sunulurken Budizm’de ise hayvan tapınılan bir ilah konumundadır. Az önce hayvanın değerinin insanlar tarafından daha iyi anlaşıldığını söyledik. Bunu biraz açalım. Zaman ilerledikçe insanlar, hayvanların bazı konularda kendilerinden daha üstün olduklarını anladı. Kimi hayvanlar insanlardan daha güçlü, daha iyi görme yetisine sahip ve daha iyi koku duyuları olan canlılar olduğu için bunun farkına varan insanlar hayvanları farklı alanlarda da kullanmaya başladı. Mesela çoğu kez haber bültenlerinde eğitimli köpeklerin eroin, uyuşturucu gibi maddeleri tespit edebildiğini görmüşüzdür. Ayrıca koku ve hisleri gelişmiş hayvanlar avcılıkta da kullanıldı. Yine eğitilen, nispeten diğer hayvanlara göre akıllı olan hayvanlar eğlence sektöründe, sirklerde vs. kullanılarak bu sefer de insanların keyifli vakit geçirmesi için kullanıldılar.

Yukarıdaki paragrafta insanın hayvanın değerini yıllar geçtikçe anlamaya başladığını söylemiştik. Bu değeri anlayanların arasında sadece hayvanı insan zevkine göre kullanılacak bir canlı olarak görenler değil hayvanların da insanlar gibi can taşıdığını, yaşama hakkına sahip olduklarını ve onlara kötü davranılmaması gerektiğini savunan kişiler olmuştur. Bu kişilere kısaca hayvan hakları savunucusu diyebiliriz. Yazımızda bahsettiğimiz avlanma, hayvanların sirklerde kullanılması ve hatta kurban edilmeleri de hayvan hakları savunucuları tarafından tepki çekmiştir ve hala çekmektedir. Açıkçası bu tarz tartışmaların hiçbir zaman sonlanmayacağını düşünmekteyiz.

 

Bütün bunların dışında hayvanlar ve insanlar arasında manevi bir bağ da kurulmuştur. Birçok insan, hayvanları sevimlilikleri ve vefalı olmaları dolayısıyla bir dost hatta bir sırdaş olarak görür. Kimimiz hayvanlara karşı duyduğumuz bu sevgiyi daha da ileri boyuta taşıp onları evimizi, yaşamımızın parçası yaparız. Bunlar daha çok kedi, köpek, kuş ve balıklardır. Sevimli oluşları dolayısıyla kedilerin ve köpeklerin evcil hayvanlar arasında diğerlerine göre daha çok sahiplenildiğini ifade edebiliriz. Sevgimizi sunduğumuz, kendimizden bir parça olarak gördüğümüz bu hayvanların can güvenliğine ve temel ihtiyaçlarına da önem göstermeliyiz. Böylesine yakın gördüğümüz bu sevimli dostlarımızın başlarına bir şey gelmesini ve kaybolmalarını istemeyiz.

 

Hayvanlar ve insanlar arasındaki ilişkiyi anlatmaya çalıştığımız bu yazımızda konu evcil hayvanların can güvenliğine geldiğinde Sail Güvenlik’ten söz etmemek olmaz. Evcil hayvanlarınızın kaybolmasından korkuyor ve onları yalnız bırakıp dışarı çıkmaktan tedirgin oluyorsanız bu korkunuzu boşa çıkaracak cihazlarımızı www.sailguvenlik.com sitesinden incelemenizi öneririz.